Perulu yazar Ricardo Sumalavia’nın romanı Bir Kol Hikâyesi kısa ama etkileyici bir metin. Konusu özetlendiğinde etkisinin anlatılan absürd hikâyeden kaynaklandığı zannedilebilir. Anlatıcı romanın hemen başında iki şey söylüyor. Babası ölmüştür ve babasının “doğalı birkaç hafta olmuş bir bebeğinkine benzer üçüncü [bir] kol[u]” vardır. Aile arasında “kolcuk” diye anılan bu kolun ne olduğuna ilişkin sadece anlatıcının babasının şaka yollu söyledikleri bize aktarılıyor:
“‘Ana rahminde yemişim kardeşimi. Bunu yapmak için birkaç ayım vardı. Neredeyse tamamını indirdim mideye, ama kolu yemem için bana zaman tanımadılar.’” (s. 12)
Roman işte bu kolun hikâyesiymiş gibi başlıyor, bu sıradışı uzvun neden olduğu olayların, onu görenlerin verdiği tepkilerin, bu tepkilere verilen karşı tepkilerin, bu kolcuğun babaya sağladığı avantaj ve dezavantajların anlatılacağı beklentisi doğuyor. Beri yandan bu üçüncü kolla tanışmamızın hemen ardından anlatıcı babasının ölümünün ardından bir e-posta aldığını ve bu e-postanın birtakım olaylara neden olduğunu –satır arasında– geçiriveriyor.
Behçet Çelik, K24
Yazının devamı için tıklayınız: https://t24.com.tr/k24/yazi/bir-kol-hikayesi-hikayenin-anlattiklari,3986