Amerikan edebiyatının öyküleri önemli seçkilerde yer almış, yeni kuşak öykücülerinden Wells Tower’ın 2009’da otuz altı yaşındayken yayımlanan ilk öykü kitabı Her Şey Yanmış, Her Şey Yıkılmış’taki öykü kişileri çoğunlukla iki arada bir derede kalmış denebilecek haldeler. Ne ki, içine düştükleri bocalamalar belirli bir anda, belirli bir seçim yapmak ya da yapmamak konusunda değil, daha süreğen, daha derinlerde; onları bu hale sokan çoktandır açık ya da örtük yaşanan kararsızlıklar, debelenmeler. Biz onları gündelik hayatlarındaki anlık seçimleri sırasında tanıyor olsak da bu hallerin sürekliliğini seziyoruz. İyi olmak, toplumsal normlara uygun bir hayat sürmek konusunda olumlu seçimler yapmış da olsalar, kâh kendilerinden kâh koşullardan kaynaklanan arızalar nedeniyle bu seçimlerini hayata geçirmekte büsbütün başarılı olabildikleri söylenemez. Kabahati vaktiyle yaptıkları seçimlerde bulmasalar bile, bir noktadan sonra eskisi gibi sürdürmenin giderek imkânsızlaştığını görmüş durumdalar, ancak eski seçimlerinden topyekûn kopmaları da o denli rahat yaşanmıyor, kolay olmuyor. Ahlaki bir ikilem mi? Belki, ama bir o kadar da yeniden başlamanın, sıfır noktasına dönmenin, yeni bir kişilik kuşanmanın zorluğu, imkânsızlığı. Dolayısıyla sözünü ettiğim çekişmeler onlar için kaçınılmaz. “Sığınak” öyküsünden örnek vermek uygun olacaktır zannediyorum:

Behçet Çelik, K24

Yazının devamı için tıklayınız: https://www.k24kitap.org/kritik/wells-towerin-oykuleri-bunlarin-bir-kismini-kendin-de-yaptin-4296