Julian Barnes’tan Geoff Dyer’a pek çok yazar övmüş Moore’u, övdükleri kadar var. “Öykü hafızası” diye üfüreceğim bir şey Moore’da, “Burada Sadece Böyle İnsanlar Bulunur: Ped-Onk Servisinde Düzenli Olarak Babıldayanlar” öyküsünün başlarında Bebek eve getirilir, pencereden dışarı bakar, “Güle güle dışarısı,” der. Uzun bir öyküdür bu, ortalara doğru anestezi sırasında canhıraş feryat ederken hareketleri donuklaşır, nihayet uykuya dalar. Anne zaten zorlu süreçten ötürü yıkılmışken bebeğinin son feryatlarını duyup hareketsiz kaldığını görünce içinden geçirir: Güle güle dışarısı. İlk sahnede teşhis konmuştur, Bebek’in bezinde kan gören Anne hemen hastaneye gitmiş, tahlilleri yaptırmış, Wilms tümörüne rastlandığını öğrenmiştir, eve gelince eşine hemen haber yollar da çocuğun dünyadan haberi yoktur tabii, hastanenin boğucu ortamından çıkıp en iyi bildiği yere geldiğinde mutlulukla veda eder dışarıya. İkinci sahne bu yüzden çarpıcıdır, bağlam değişmiştir ve bebeğin geçireceği ağır ameliyatın sonucu bilinmemektedir. Moore geride neredeyse hiçbir şey bırakmaz, en umulmadık anlarda basit bir ayrıntı olarak kodlanıp geçilen sözleri, nesneleri, düşünceleri tekrar işler. Çok iyi buluşlarla da yapar bunu, tersine adımlama bu kez.

Utku Yıldırım, kitaplardananlamayanadam.com

Yazının devamı için tıklayınız: https://kitaplardananlamayanadam.com/lorrie-moore-amerika-kuslari/